Yaklaşık 2,5 milyon kişinin yıllardır açık cezaevine dönüştürülen Gazze’de sistematik bir şekilde “SOYKIRIMA” maruz kaldığı süreçte gelinen son nokta 13.000 fazla masum ve mazlum çoğunluğu başta bebek, çocuk ve kadın olmak üzere sivilin yine 40 günü aşkındır dünyanın ve insanlığın gözünün içine baka baka Siyonist Yahudi terör örgütü İsrail ve ortağı ABD tarafından aynı ve daha büyüğü olan bir vahşete soykırıma uğruyor olması ve bu soykırıma dahil olan sözde dünya devletleri ve Avrupa devletleri AB ile cılız ses çıkaran BM’nin destek olması açıkçası beni hiç şaşırtmadı. Zira biz bu soykırımlara bu alçak Siyonist ve Haçlı iş birliği kardeşliklerini Bosna'da, Hocalı ’da bizzat yaşayarak gördük, tanıklık ettik şahit olduk. O zaman da dünya yine bu soykırımlara bugün olduğu gibi susmuştu. Dünün soykırımcı devletleri bugün bu soykırıma destek oluyor olması pek tabi anlaşılır bir şey. Zira düzenleri sömürgeciliğe bağlı olan bu sözde devlet özde küresel terör örgütlerinde fıtrat asla değişmez. Lakin bu sözde devletler içinde bir avuç insan bu soykırımlara artık dur demek için bu küresel çetelere baş kaldırıp sokaklara meydanlara canları pahasına inerken bizde yaşayan sözde bu ülke vatandaşı Yahudiler 40 günün aşkındır saklandıkları deliklerde tepkisiz ve hiçbir şey olmuyormuşçasına sus puslar. Hatta bazıları çıkıp fotoğraflar paylaşıp bu soykırıma destek olmak için İsrail'e gidip asker üniformalarıyla resimler paylaşmaktan da geri durmamaktalar.

Oysa savaş suçlusudurlar ve ülkemize girmemeli girseler dahi tutuklanmalı yargılanıp ceza almamalılar. Zaten bu ülkede yaşayan bu soykırıma susan tepkisiz her Yahudi bu suskunluklarıyla bu soykırıma destek vermiş oldular, oluyorlar. Hatta kendileri için çıkardıkları yayınlarda ve sosyal medyalarında desteklerini gizlememekteler. Artık bu soykırım Siyonist Yahudilerin dünyada ve ülkemizde bu soykırım ile birlikte onlara dönen açık nefreti asla önleyemeyecekler. Bu nefret dünyada dalga dalga büyüyecek ve asla güvende olmayacaklar. Bu sonuçları bile bile neden hala ses yükseltmediklerini anlamak zor. Biz nasıl ki Nazi Almanya'sında soykırıma uğrayan bu Yahudilere sahip çıktıysak geçmişte, bugün onlardan beklentimizde sözde ülke dedikleri İsraillin Gazze'de yapmış olduğu bu soykırıma çıkıp ses yükseltmeleridir. Bugün bunu onlardan beklemek bizim en doğal hakkımızdır. Filistin’de Gazze’de inanç mabetleri olan camiler, kiliseler, eğitim yuvaları olan okullar, sığınma yeri olan kamplar bilerek canice bombalanırken ülkem de yaşayan Yahudiler sinagoglarında güvenle ibadet, okullarda güvenli eğitimler alarak yaşıyor.

Sorarım size içimizdeki Yahudi vatandaşlarımız, yaşadığınız soykırımlarda size kucak açan yer veren yurt veren aş veren yediren giydiren bu ülkeye Türkiye'ye hiç mi bir diyet bir vefa bir aidiyet borcunuz yok? Bence bunu artık ciddi ciddi düşünmeniz gereken bir dönemdeyiz. Zira bir taraf seçmek zorundasınız. Ya zulme soykırıma taraf olacaksınız ya da bu zulme ve soykırıma karşı duracaksınız. Bunun başka bir yolu yok. Zira bu soykırım bu yüzyılda dünün Nazi Almanya'sı ADOLF HİTLER canisi bugün de başka bir ülkenin canisi tarafından size de olabilirdi. Bunun olmayacağının bir garantisi var mı? Bugün de yok yarın da olmayacak. Tek bir gerçek var oda şu. Biz yine dün olduğu gibi bugün de buna karşı duracak tek millet olurduk. O yüzden gözünüz var görün. O yüzden kulağınız var işitin. Diliniz var gerçeği sizde cesur olun ve Gazze’de yaşanan soykırıma ses verin söyleyin. Tepki verin. Dilsiz şeytan olmaktan korkun. Zira orada ölen her can size utanç olarak dönecektir. Orada ölen her can size nefret olarak dönecektir. Orada ölen her can size ekonomik kayıp olarak dönecektir. Orada ölen her can size yalnızlık olarak dönecektir. Orada ölen her can size dışlanma olarak dönecektir. İçinizde biraz insanlık ve vicdan ile merhamet kırıntısı kaldıysa buna izin vermeyin. Çıkın yaşanan bu zulme soykırıma sessiz kalmayın buna izin vermeyin. Soykırımı lanetleyin kabul etmeyin. Bakalım bu milletin kalbinde size, bu sesliğiniz mi size kazandıracak yoksa bu soykırıma güçlü ses vermeniz mi?  

Bekleyip göreceğiz.